31 Ekim 2016 Pazartesi

Manik Depresif Bozukluğun Belirtileri
Manik depresyon (Bipolar Bozukluk), ataklarla seyreden, ataklar arasında iyileşme dönemleri olan bir hastalıktır. Hastalığın iki boyutu ya da ucu vardır, bunlardan birisi depresyon diğeri de mani’dir. İstisnalar olmakla birlikte genelde bahar ve yaz dönemlerinde mani atakları, kış ve sonbahar dönemlerinde depresyon atakları daha sıktır.
Genelde ilk ataklar 20’li yaşlarda başlar. Kadın ve erkekler arasında görülme sıklığı eşittir.
Mani dönemi

Mani dönemi, kendini öncelikle enerji ve aktivite fazlalığı ile belli eder. Kişi çok az uyuduğu halde uykuya ihtiyaç göstermez. Manik kişi çok hareket eder ve çok konuşur. Bazen bu çok konuşma o kadar ileri boyuta varabilir ki, hastanın sesi kısılabilir, konudan konuya atladığı için, konuşma içeriği anlamsızlaşabilir.
Mani döneminde dikkat ileri derecede bozulur, dikkat çabuk çelinir, belirli bir konu üzerinde odaklanmak, örneğin iki saat oturup kitap okuyabilmek, bir film izlemek neredeyse imkansız hale gelir, hasta çok sabırsız ve sinirlenmeye yatkın olur. Aşırı para harcama isteği, mantıksız yatırım ve girişim yapma arzusu ortaya çıkar. Cinsel istekte artış olur, gelişigüzel ve riskli cinsel eylemler gözlenebilir.
Manik kişi aşırı bir neşe hali gösterse de, engellendiği veya istediğini yapamadığı zaman çok çabuk sinirlenir, öfke patlamaları olur. Mani ‘sıradan bir neşe’ hali değildir. Hastanın sosyal uyumu çok bozuktur. Manik kişi, okulunu, iş hayatını sürdüremez, maddi manevi ciddi sorunlar yaşar.
Manide özgüven artışı çok tipiktir. Kişi, eğitimi ve altyapısı uygun olmadığı halde kendini çok muktedir ve yeterli görebilir. İlkokul mezunu bir kişi, buluşlar yaptığını, ülkeyi yönetmesi gerektiğini iddia edebilir. Kendisine itiraz edildiği zaman ise sinirlenir, üstünlüğünü tartışmaktan hoşlanmaz. Aşırı cesaret ve sinirlilik, kavgaya veya suç teşkil eden eylemlere yöneltebilir, polisle başı derde girebilir.
Depresyon dönemi

Manik depresif bozukluğun en tipik özelliği, iki farklı atak türüyle seyretmesidir. Başka bir deyişle mani gözlenen bir hastada sonradan depresyon dönemi ortaya çıkmasıdır. Ancak bunun tam tersi de mümkündür, arka arkaya depresyon geçiren bir kişide sonra ilerleyen zamanlarda bir mani atağı oluşabilir. Bu yüzden dikkatli psikiyatristler, sık sık depresyon geçiren kişilerde mani olasılığını devamlı göz önünde bulundurlar. Bir defa mani geçiren kişi ‘manik depresyon- bipolar bozukluk’ tanısı alır, ancak tekrar tekrar depresyon geçiren bir kişiye manik depresif diyebilmek için yine de bir mani atağının gözlenmiş olması şarttır.
Depresyon dönemi, manik dönemin tam tersi gibidir. Kişi içine kapanır, sosyal hayattan kopar. İştahı kesilir, kilo vermeye başlar. Devamlı, tarif edilemez derecede şiddetli bir iç sıkıntısı ve mutsuzluk hissi içindedir. Kendine güveni ileri derecede düşüktür. Bir işe yaramadığı, sevilmediği, değersiz olduğu yönünde sabitleşmiş fikirleri olabilir. Bu fikirleri ikna ederek değiştirmek zor, hatta imkansızdır

Yoğun bir boşluk ve anlamsızlık fikri gözlenir. Hayatın ve yaşamanın anlamı olmadığını düşünen hasta, ölümden korkmamaya hatta intihar planları yapmaya başlayabilir. Psikiyatristler, depresyon döneminde intihar fikirlerini çok önemserler, çünkü bu fikirler, tedaviyle ortadan kalkar ve kişi iyileştiği zaman intihar planlarını anlamsız bulur, neden öyle hissettiğini dahi unutabilir. Dolayısıyla depresyon döneminin en acil sorunu intihar düşüncesinin önüne geçilmesidir.
Manik depresyondaki depresyonun, diğer depresyonlardan bazı farkları vardır. Manik depresyonun depresyon döneminde, standart bir depresyona göre çok daha fazla enerjisizlik ve bitkinlik hali gözlenir. Kişi yataktan hiç çıkmak istemeyebilir, manik dönemin aksine günde 16-18 saat uyuyabilir. Hastalık herhangi bir tetikleyici olmadan ani ve hızlı bir şekilde başlayabilir. Öyle ki birkaç gün önce normal olan hasta, 3 gün sonra ağır bir depresyon haline girebilir.
Depresyon dönemi, oldukça ızdıraplı ve sıkıntılı olması, ayrıca intihar riski gibi bir tehlike içermesi nedeniyle acilen tedavi edilmesi gereken bir durumdur.

Defne

16 Ekim 2016 Pazar

Loğusalık Dönemi Adaptasyonu
Annelik Rolünün Kazandırılması
  Loğusalık ,Doğumun sonlanmasıla başlayan ve gebelikte meydana gelen anotomik ve fizyolojik değişikliklerin ortaya çıktığı bir süreçtir.Gebelikte meydana gelen değişikliklerin geri dönmesi için ortalama altı haftalık bir süre gerekmektedir.Fizyolojik değişiklikler daha çok öncelik olarak görülsede her zaman arkaya atılan bir psikolojik adaptasyon süreci vardır.Logusalık süreci hem kadın hemde aile için büyük sorunlara yol açabilecek bir dönem olduğu unutulmamalıdır.Doğumdan sonra ilk haftalarda anneler yeni ama normal yaşantılarındaki zorluklardan farklı karmaşık sorunlarla karşı karşılaşır.Bazı kadınlarda anneliğe geçiş daha kolayken ,bazı kadınlarda ise bu süreç atlatılması zor bir yaşam savaşına dönmektedir.Özellikle fizyolojik süreç altı haftalık bir süreç olsada annenin psikolojik adaptasyonu daha uzun sürebilmektedir.
  
Bağlanma
 Doğum sonrasında anne ve baba ile bebeğin arasındaki yakın duygusal temas  30 veya 60 dakika içerisinde gelişmektedir.Bu bağlanma tek yönlü olup ebeveynden bebeğe doğru olmaktadır.Bu süreçte K vitamini enjeksiyonu ,bebeğin ölçümleri gibi işlevler anne ve bebeğin bağlanma zamanını geciktirmektedir.Eğer acil (yoğun bakım erken doğum dibi .. )durumlar anne bebek arasındaki  bağlanma zamanını etkilemektedir.
   Ebeveyinler ve diğer akrabalar arasında güçlü bağlanma gerçekleşir.Bu iki kişi arasında biyolojik yakınlıktan daha çok psikolojiktir ve kısa sürede olmaz.Gebelikte başlar ve doğum sonrası birkaç ayı kapsar.Bireyseldir ve bebeğin sağlığına ,anneye ,çevre koşullarına ,bebeğin bakımının kalitesi gibi pek çok faktöre bağlıdır.Yenidoğan ebeveyinden sıcaklık,gıda ve güven duygusu alır.Bağlanmanın en önemli noktası sevgi ilişkisidir.Anne ‘’yüz yüze pozisyonda ‘’bebeği ile göz teması ile iletişim kurar.Babalarda aynı şekilde bağlanmaya başlarlar.Ebevey ile bebek arasındaki güven duydusu çok önemlidir.Bebeğin fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarının giderilmesiyle bebeğin güven duygusu kazanması sağlanır ve pekiştirilir.Anne sorumluluklarını yerine getirdiği için doyum alır.

 Anne Dokunuşu
Bebeğin keşif sürecini hızla ilerleten özellikle anne dokunuşudur.İlk bebeğini kucağına aldığında bebek aynı düzlemde tutulur eğer bebek uyanıksa anne ile göz teması kurar ve bu uzun olabilmektedir.Anne küçük ve kendine yabancı gelen bebeğe alışmak için zamana ihtiyacı vardır.Nazikçe bebegin yüzüne ,el ve ayak parmaklarına dokunur.İlk anlarda yapılan bu parmak dokunuşundan sonra anne avuç içi ile bebeğin gögüs ve bacaklarını daha belirgin şekilde okşar .Sonrasında tüm avuç içi ile bebeği kavrayarak vücuduna yaklaştırır.Bbeğin saçlarını okşar ,bebeğin yanaklarını kendi yanaklarına yaklaştırır ve en rahat edeceği şekilde bebeği tutar .Ardından yeni doğan özelliklerini keşfetmeye başlar örn göz rengi,saç rengi vb.Sonra diğer aile bireylerini bağdaştırır,örng burnu babası gibi .Bu bağdaştırma süreci ‘’sahip çıkma ya da bağdaştırma ‘’olarak adlandırırlır.
Sözel İfadeler
Çoğu anne yüksek sesle bebeğiyle konuşur.Sözel davranışlar annenin bebek ile etkileşimini sağlar.Hemşire anne ve bebeğin etkileşimini gözlemler.Gerkli ve yetersiz olduğuna inandığınız zaman sizi uyarabilmektedirler ve sorularınızı onlara yöneltebilirsiniz.

Anneliğe Uyum Süreci
Loğusalık doğumda yaşanan enerji kaybının yerine konduğu bir süreçtir.Rubin tarafından evrelere ayrılmıştır
Alma evresi:Annenin sıvı alımı ,beslenme ve uyku gibi bakım gereksinimlerini içeren bir evredir.İlk bir iki gün anne bağımlıdır.Bu dönemde anne pasif gibi değerlendirilebilir,bebeği ile ilgili tüm detayları ancak karar verici değildir.Anne ,eşinin ve diğer yakınlarının desteğine gereksinim duyar.Telefola yada ziyarete gelen yakınlarına doğum sürecini anlatır.Anne gebeliğinin sona erdiğini ve doğum sürecinin gerçekleştiğini algılar.Genelde 2 gün sürer yada bir gün den kısa da olabilmektedir.Sezaryende özellikle acil durumlarda süreç uzayabilmektedir.Bu evrede bebeğe dokunulur ve bebegin benzer tarafları hakkında konuşulur.
Yürütme Evresi:Anne daha bağımsızdır .Kendi bakımını yapabilmektedir.Eğer bakımı ve rahatlığı yerinde olursa bebeğin gereksinimlerine daha iyi yerine getirebilir.Bebeğinin sağlık durumunu diğer bebeklerle karşılaştırma yapar.Kendisinin ve bebeğinin bakımı ile ilgili endişe duyar.Bebeğin bakımı ile ilgilenmeye başlar ancak genede yardıma ihtiyaç duyar.Genelde bu evre doğumdan , gün içinde başlar ve bir iki hafta sürer.Gerekli eğitimlerin alındığı evredir.
Devam Etirme Evresi:Anne ve baba için vazgeçme evresidir.Eğer ilk bebek ise çocuksuzken yaşadıkları alışkanlıkları bırakma evresidir.Diğer sosyal ortamla iletişimi başlattığı evredir.Çoğu anne doğum için istediği idallerinden vazgeçmiş olabilir,örn anestezisiz vajinal doğum yerine sezaryen gerektirdiği durumlar gibi.Anne olarak rolüne uyum sağlamıştır bu dönemde.Kendine olan güveni bu dönemde artmıştır.Anne ve baba içinde bebeğin de bulunduğu bir yaşam tarzı geliştiriler ve hayallerindeki bebeği değil kendi bebeklerini benimsemeye başlarlar.

Annelik Rolünü Kazanmak:
Annelik rolünü kazanma gebeliğin farkedilmesi ile başlar doğumun bir iki ayı kapsar .
1)Beklenti süreci.Anne adayının hekimini yada ebesini ,doğum yapacağı yeri seçmesi.Doğum hazırlık sınıfına girmesi bu sürece katkı sağlar.Anne anneliği öğrenebilmek için rol model arar.
2)Formal şekillendirici evre:Bebeğin doğumu ile başlar bir 4,6 haftayı kapsar.Bu evre genelde sağlık bakım personeli,aile, yakın arkadaşların yardımı ile geçer.Anne bebeğin davranışlarınagöre ihtiyaç ve bakımını yapmayı bu evrede öğrenir.
2)İnformal evre :Annenin bebeğin tepki ve işaretlerini uygun yanıt vermeye başlaması ile başlar.Kitap bilgilerinden çok kendi deneyimlediği bakımı vermeye başlaması ile başlar bu evre.

4)Bireysel evre bu evrede kadın rolü ile ilgili uyum sağlamıştır.Bbeği ile eğlenir,bebeği hayatının merkezi olarak görür.Anne ve baba rollerini kabullenmiştir.Bu roller bir ayda kazanıldığı gibi daha uzun süredede kazanılabilmektedir.

8 Ekim 2016 Cumartesi

KASIK FITIĞI   
(İNGUİNAL HERNİ)   

              
 







KASIK FITIĞI (İNGUİNAL HERNİ) NEDİR?
Kasık fıtığı, kasıkta (inguinal bölgede) karın duvarına ait zar yapılarının zayıflığı veya yırtılmasıdır.

Belirtileri:
·       Kasıkta bir yumuşak doku şişliği şeklinde kendini gösterir.
·       Şişlik öksürme, ıkınma veya ağır kaldırma gibi karın içi basıncı artıran durumlarda daha belirgin hale gelir.
·        Sabahları genellikle kaybolan şişlik, gün içinde ayaküstü dolaştıkça yeniden ortaya çıkar.
·       Şişlikle beraber bazen ağrı da olabilir ama bu şart değildir.
·       Hatta bazı fıtıklar şişlik ve ağrı olmaksızın tesadüfen tespit
edilebilir.



 Ameliyat Sonrası ERKEN DÖNEM Takip
·        Kasık fıtığı ameliyattan sonraki ilk 2 gün yara kapalı tutulur.
·        Enfeksiyon nadirdir. Yarada kızarıklık, akıntı vb. bir sorun olursa doktora başvurulmalıdır. Üçüncü günden itibaren PANSUMAN kaldırılıp atılarak yara açık bırakılabilir.
·        BANYO yapılabilir. Tekrar pansuman gerekmez. İlk on gün yaranın üstü fazla sürtelenmemelidir Antibiyotik kullanılması şart değildir. Yara kendiliğinden eriyen gizli dikişlerle yaklaştırılmış ise Dikiş alınması gerekmez. Erimeyen dikiş kullanılmışsa bir hafta sonra dikişler alınmalıdır.


·        Ameliyat Sonrası GEÇ DÖNEM ÖNERİLER
Ameliyat sonrası bir hafta kadar iş ortamından uzak kalınması ve istirahat edilmesi önerilir.
·        Olağan gündelik fizik aktiviteleri yapmaya engel yoktur.
·        İki hafta kadar kasığı germeyi gerektiren işlerden, araba kullanmaktan ve cinsel birleşmeden uzak durulması uygun olur.
·        Bir ay süreyle 8-10 kilodan fazla ağırlık kaldırmak, ağır fizik egzersizler, tenis, futbol vb. ağır sporlar sakıncalıdır.
·         Kısa mesafe yürüyüşler yapılabilir.
·        En azından ilk aylarda öksürükle giden hastalıklardan sakınılmalı ve kabız kalmamaya özen gösterilmelidir.
·         Yeni bir şikayet olmadığı sürece uzun dönem takip ve kontrollere gerek yoktur
.
                                                                             

                     DEFNE
             Pospartum (Doğum sonrası) Hüzün

     Bebek hüznü yada annelik hüznü olarak da bilinmekte olan hafif bir depresyon durumudur.Yaygın görülen bir durum olup ,doğum sonu ilk hafta başlar ve genellikle  haftadan uzun sürmez.
   Uykusuzluk ,iritabilite ,yorgunluk,ağlama hissi ,duygu durum değişiklikleri ve anksiyete görülür.Bu belirtiler bebek bakımını etkileyecek boyutta olabilmektedir.
  Doğumun,doğum sonu rahatsızlıklar,yorgunluk,bebeğe bakabilme ile ilgili anksiyeti ve fiziki cazibesinin azaldığını düşünmesi ile ilişkilendirilmektedir.Aynı zamanda hormonel değişikliklerde ana nedenleri arasında görülmektedir.Ancak bu durum önlenememektedir.

  Pospartum depresyon anne tarafından baş edilse de ,aile üyelerinin ve sağlık çalışanlarının empati kullanarak yaklaşımları oldukça önemlidir..Annenin korkuları hakkında konuşup korkulacak bir şeyin olmadığı ve normal seyrinde olduğunu sözel ifade etmeniz gerekmektedir.Anneler bu dönemde hareket etmek istemez.Annenin dinlenmesi ve duygularını dile getirmesi ile ilgili cesaretlendirilmelidir.
Duygu durumu genellikle iki hafta içinde düzelmektedir. Terapatik dokunma gibi tamamlayıcı ve alternatif tedaviler annenin rahatlaması ve gevşemesi konusunda yardımcı olur.Erken döneminde bu şikayetler atlatılır.

  Pospartum hüzün ,genel durumu bozan ve tıbbi tedavi gerektiren pospartum depresyonu ve pospartum psikozundan ayırılmalıdır .Anneye ve ailesine depresyonun daha ciddi bir tablo olduğunu, 2 haftadan fazla sürdüğünü yada günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmesine engel olabileceğini açıklamak gerekmektedir.Eğer şikayetler bu yönde ise gerekli tedavi ve terapi için uygun sağlık kuruluşları ve doktorunuza başvurmanız gerekmektedir


  DEFNE...

7 Ekim 2016 Cuma

Mutluluk İçin Kanıtlanmış 10 Alışkanlık

Mutluluk İçin Kanıtlanmış 10 Alışkanlık

1) Mutluluk Sizin İçin Ne Anlama Geldiğini Tanımlayın:

    Mutluluğun kişiden kişiye değiştiğini unutmayın. Nasıl insanlar farklı ise insanların mutluk algıları da farklıdır. Mutluluğun sizin için ne anlama geldiğini düşünün.

Ne Yapabilirsiniz
 Sizi mutlu eden hayatınızda ki her şeyin listesini yapın. Bu  aileniz , sevdiğiniz arkadaşlarınız ,çocukluk anılarınız her şey olabilir.Bir şey sizi kızdırdın da ,üzdüğünde;Yaptığınız listeye bakın ,sizi mutlu eden anılara ve kişilere odaklanın.

2) Mutluluğun Seçim Olduğunu Bilin Ve Mutluluğu                        Takip Edin
       Mutluluk ve genetik arasındaki ilişkiyi gösteren bir delil olmamasına rağmen, tek bir "mutluluk" geni vardır. Ömür boyu mutluluğun sınırlı bir miktarda olduğunu söyleyecek genlerimizde yazılı bir şey yoktur. Hepimizin mutlu olmak için yeteneği vardır ve bu mutluluğu insana sağlamaya yardımcı olabilir



Ne yapabilirsiniz:

Öfke ,kızgınlık veya acı gibi olumsuz duygulara dikkat edin.Bu duygular sizin ve mutluluğunuzun arasında duvar örmektedir.Asla olumsuz duyguların mutluluğunuzu elinizden almasına izin vermeyin.

 

    3)Sıkıntılar İle Nasıl Başa Çıkacağınızı Öğrenin

Sıkıntılar ömrünüzü mutsuz bir şekilde geçirmenize neden olmasın. Araştırmalara göre mutlu insanların sıkıntılardan kaçmak yerine, sıkıntılarla yüzleştiğini ve sıkıntılardan çözüm yolları bularak  mutlu olduklarını göstermektedir. İlişkilerinizde mutluluğunuzdan ödün vermeden sorunların içinden çıkabileceğiniz bir yol bulabilmelisiniz.

     Ne Yapabilirsiniz

Negatif duyguları hissedebileceğiniz bir durum yazınız.Sonra o durumun üstesinden gelebilmek için bir çözüm yazınız.Olan bir durum üzerinde de böyle yaparak mutlu olacağınız bir çözüm yolu bulabilirsiniz.Çözüm yollarında bağışlamayı mutlaka düşünün.

 

      4)Küçük Şeyleri Dert etmeyin

Hayatta bazı şeyler üzülmeye değer değildir.Sizin durumu gözünüzde ne kadar büyüttüğünüzle alakalıdır.Dert etiğiniz durum gözden geçirmeyi unutmayın.Sizi mutsuz edecek kadar önemli mi ? Cevabınız, Hayır ise o zaman .Mutlu olmanız için bir neden oluşturmamalı.

 

      Ne Yapabilirsiniz

Sizin için bu durumlarda derin bir nefes alın ve yürümekte olduğunuz yolda devam edin.Sizi küçük  darbelerin yıkamayacağı unutmayın.Mutlu olacağınızı bildiniz durumlara ve olaylara yoğunlaşın J

     5)Pozitifliği Kendinize Şartlayın

Araştırmalar pozitif insanlarla çevrili pozitif ortamlarda bulunman kişinin mutluluğunu arttırdığını göstermektedir. Mümkün oldukça stresin az olduğu ,olumsuz çevreden uzak olan kişilerin mutluluğunun artığını.Beyin kendini mutluluğa şartlamaktadır

 

Ne Yapabilirsiniz

Hayatınızda mutsuzluğunuzun kaynağını bulunuz.Bulduğunuz bu kaynağı değiştirmek için imkanınız varsa değiştirmek için yollarınızı deneyiniz.Yükünüzü azaltmak için diğer insanlar ile konuşarak kendinizi rahatlatabilirsiniz.

    6)Sınırlarınızı Bilin

Elinizden neler gelebileceğini düşünün.Sınırlarınız nereye kadar .Yapabileceğiniz neler var.Kendinizi  tanımak için zaman ayırın .Benliğinizi ve elinizden gelebilecekleri küçümsemeyin

 

Ne Yapabilirsiniz

Yardım istemekten korkmayın. Yardım istemek asla sizi acizleştirmeyecektir. Sorunların hepsi ile aynı anda başedemeyeceğinizi unutmayınız.Bazen bölerek fettetmek daha kolaydır. J

      7)Minnettar Olunuz

Teknolojinin hakim olduğu bir çağda yaşamaktayız .Teknolojinin kolaylaştırdığı hayatların mutluluk oranının azaldığı araştırmalarla ortaya konmuştur.Arada bir yavaşlatmak ve yaşama uzaktan bakabilmek gerekmektedir.Sizin içinde bulunduğunuz güzel ve özel anlar biriktiriniz.Yaşamda küçük ama sizi mutlu eden anlara minnet duymayı unutmayınız.

 

Ne Yapabilirsiniz

İnandıklarınız değerlere sahip çıkıp , minnettar olmayı ,dua etmeyi unutmayınız.Anın tadını çıkarınız.Doğaya ,etrafa bakarken eksiklikleri değil ; güzellikleri görmeye çalışın.

 

 

 

8)Hayatınız Anlamlı Olsun

Hayallerinize ulaşırken ister istemez başarısızlıklarınız olacaktır.Siz mümkün oldukça hallerinizden vazgeçmeyin.Hayallerinizin ne kadar mükemmel olduğu hakkında takıntılara yer vermek yerine ;Hayallerinize odaklanırken sürecinizde mutluluktan vazgeçmeyin.Gerçekleşmek zorunda olmadığını ama bu süreçten keyif alabileceğinizi unutmayın.Olmaması ,olmayacağı anlamına gelmez ,kısa zamanlarda büyük hayalerin gerçekleşmeyeceğini.Uzun vadede gerçekleşebileceğini unutmayın.

Ne Yapabilirsiniz

Hayallerinize ulaşmak için çalışmaya başlayın.Kalem hareket etmeden soruyu çözeceğinizi zannetmek ütopiktir.Ne istediğinizi bilin ve bunu neden istediğinizi o zaman hedefinize ulaşmak daha kolay olacaktır.

9)Affetmeyi Öğrenin

Kin tutak insana asla yardımcı olmamıştır.Kin ilişkileri çok tahrip etmektedir.Ön yargılara ve negatif duygulara hayatınızda yer vermeyin.Daha fazla hayatınıza ,mutluluğunuza odaklanın.İlk önce kendiniz için affedin.

 

Ne Yapabilirsiniz

Klinik psikologu Everett Worthington ,Jr. Reach olarak bilinen beş aşamalı affetmenin yolunu tarif eder.Durumu hatırlayın,durumu diğer kişinin bakış açısından bakarak empati kurun,ardından fedakar olmaya çalışın.Sizin yapmış olduğunuz bir hatada affedildiğinizde hissettiklerinizi hatırlayın.Sözlerinizi dikkatli seçerek bağışladığınızı taahhüt ifade edin.

10)Fiziksel Sağlığınıza Dikkat Edin

Sizin zihininiz ve bedeniniz vardır, bu yüzden sadece zihinsel enerji ile tüm çabayla odaklanmak yeterli değildir. Mutluluk ve pozitif düşünce sadece ruhumuzda değildir .Fiziki sağlığında yerinde olması gerekir.Yetersiz bakımsız,değer görmeyen bir bedende mutluluğun beden bulması beklenemez.
Ne Yapabilirsiniz
Yeterli uyku aldığınıza emin olun.Sabahları tazelenmiş hissi için yeterli uyku şarttır.Sağlıklı besinlerle beslenin.Kimyasal gıdalar ve bağımlılık yapan maddeler sizi mutsuz etme eğiliminde olacaktırlar.Tabi ki de bol su tüketimini unutmayın.Temiz hava almak için zaman ayırın.Egzersiz ve beyin sağlığı arasında büyük bağlantı vardır!



                                                      DEFNE

12 Şubat 2015 Perşembe

                          SAÇ BAKIM RUTİNİM 

  Bıoblas Saç Dökülmesine Karşı Şampuan Boyalı Saçlar için





      Saç dökülme problemim 16 yaşımda başladı.İlk başlarda çok fazla şampuan denedim.Mümkün oldukça ısırgan özlü şampuanlar denedim ama dökülme azalsa da istediğim seviyeye azalma olmadı.En son bioblasın beyaz şişesinden aldım.İşe yaradı dökülme iki üç telle sınırlı kaldı .Ama saçımın rengi soluk olduğu için iki sene önce boyamaya başlayınca boyalı saçlar için olanı aldım.Saçları kurutuyor ama sonuçta bu kurumayı bakım kremi ve yağlarla en aza indiriyorum.Rengi diğer şampuanlardan daha farklı sizi şaşırtmasın.Çok köpüren bir şampuan değil .Elinizi korkak alıştırmayın bol kullanımlık bir şampuan.Kolay durulanıyor. İki günde bir yıkama yapıyorum .3 günden sonra saçın kendi yağlanmasıyla dökülmeye başlıyor .Bazı saç uzmanları saçı yağlı tutun dese de ben yağlı saçtan hoşlanmıyorum doğrusu ve dökülmeyi sevmediğim için mümkün oldukça yağlanmadan 2 günde bir yıkıyorum. Şampuan konusun da herkes deneyerek kendine uygun şampuanı bulacağını düşünüyorum. Şaçınıza göre şampuan seçin.Sektör geniş olduğu için saçınıza ilk önce ihtiyacı olanı kullanın.Genelde şampuanlar reklamları büyük vaatlerde bulunurlar.Bazen sırf saçınız daha parlak görünsün diye saçımızın miktarından olabiliyorsunuz.

Palette Deluxe 7-6,5 Altın toffe  




       Son iki senedir saçlarımı kendim boyuyorum.Kuaförde boyatmak istemiyorum.Genelde kuaförde kullanılan boyaların markasını beğenmemem , kuaförün size yakıştırdığı boyayı öncelikli olarak size yapmaya çalışma çabası (kuzenimden biliyorum),yakma olasılığı çok olması,kuaförlere kesim konusunda bile tereddüt etmem ve benzeri birçok nedenim var.Öncelikle son üç boyamayı palette ile yaptım.Nedense altın toffu rengini çok sevdim .Artık karakteristik oldu.Aslında son bir kaç aydır eski rengime dönmekte istiyorum.Boyalar ne kadar masum bilemiyorum kimyasal içerikli oldukları için bir süre sonra kullanmayı bırakmayı umuyorum.Sağlık çalışanı olmanın verdiği bir bilinçle .Boyamayı üç ayda bir yapıyorum.İki kutu bana yetiyor .Güneşte fazla parlıyor.Birde turuncuya kaçan bir rengi var.Boyama sırasında boyadan memnunum içinde tek kullanımlık saç kremi de veriyorlar.Yarım saat kırk beş dakika arası bir zaman içinde boyama işim bitiyor.Boyanın kapak resmi genelde saçınızın rengi açıksa o renk olacaktır ama koyu bir renkse daha farklı sonuç alıyorsunuz .




Elseve Kırılma Karşıtı Onarıcı Sıvı Saç Kremi

                   Günlük kullanıma uygun ve saçlar ağırlaşmadan anında kolayca taranıyor.Daha güçlü, yumuşak olur ve gün boyu korunuyor..Kabarmasını önlediği için kullanıyorum.Kabarık saçı seviyorum ama kabarık saçın havaya kalkan küçük saçları sevmiyorum.Kırılma koruması açısından son bir aydır memnunum.Parlaklıkta veriyor bu bana yetiyor.Yıkama sonrası ıslak kullanıyorum.Kuru saçla da kullanımı olan bir ürün.
Gliss Çok yıpranmış ve kuru saçlar için



Kuru saç sorunumu gidermede kullandığım çok sevgili saç yağım en sevdiğim diyebilirim .Saça ağırlık vermiyor kolay taramaya yardımcı ve parlaklık sağlıyor.Yıpranan saçlar için iki damla yetiyor ben genede bir dört damla kullanıyorum malum saç konusunda hassasım Sebi bebi de kullandığını bildiğim için bende hemen aldım ve kullanmaya başladım .Saçın artık bakım olmadan çok güzel bir görüntüye sahip olmayacağını bildiğim için mümkün oldukça bakım yapıyorum .

Elidor Saç Şekillendirici 


Kıvırcık saçlı olmasam da dalgalı saçlı olmanın verdiği bir kullanma ihtiyacıyla aldığım bir ürün. Yağlanmayı artıran bir ürün olması tek kötü özelliği.Saçlarıma yıkadıktan sonra nemli iken arada kullanıyorum.Özellikle saç maşası yapacaksam kesin kullanıyorum.Şekil almasını kolaylaştırıyor Gerçekten kullanımda beni rahatlatan ürünlerden.Kabarmayı önlüyor.Dağınık maşa yapıyorum .Daha doğal tutuyorum dalgaları.


                                                                                   defne...



7 Şubat 2015 Cumartesi

ensevdiğim roman Çalıkuşu

  Sevdiğim roman 

1.Çalıkuşu: 

  İlk okuduğum roman çalıkuşuydu belkide ondan bu kadar çok seviyorum.Karakterlerden en çok kendimi Ferideyle özleştirmiştim aslında .Feride hayatın ona getirdiği olumsuzluklardan ötürü hırçın ve yaramaz bir kızdı.Aşık olduğunu kabul etmesi bile çok fazla zaman almıştı.Masum bir kızdı ve gerçekten belki bu huysuzluklarının nedenlerinden biride masumiyetini saflığını gizlemekti..Ki hikayenin başında anne ve babasını kaybetmiş olması ve çocukluğundan itibaren yatılı okullarda kalması onun sevgiye olan uzaklığını gösteriyordu..Sevdiğine çok çektirmesine rağmen genede çok sevmişti.Sevdiğine nasıl davranacağını bilemez .O Kamuran gibi değildir.Kamuran onun ilk ve son aşkıdır onu silip atamaz.Hayat şartlarına dayanıklı bir hale gelmesi .Çocuksu hallerinin yerini ilerde sorumluluk sahibi ayaklarının üstünde bir kadın olması beni daha da karakterle özleştirmişti.Güzel bir kadın olması herkesin gözünden kaçmamıştı,güzelliğinin bir zaman sonra lanete dönüşmesi kaçınılmazdı.
   Kamuran karakteri ise çapkın bir delikanlı , kadınların gözü hep üzerinde.İstediğini eldeden bir adam.Yakışıklı ve Feride'nin tam tersi adabı bilen sakin ama bütün çocuksu hallerini Feride den sakınmayan bir aşık.Feride ise onun gözünde diğer bütün kadınlardan farklı .Feride diğerleri gibi peşine düşmüyor tersine ondan kaçıyor.Feride bir çalıkuşu Kamuran ise süs bebeği.Kamuranı cezbeden Feridenin çocuksu halleri ,Feride'nin masumluğu,Feridenin yaramazlıkları .Aşk öyledir ya hep imkansıza yorar.Oysa Kamuran'a sevecek sevilecek kız çoktur .Feride eşi benzeri olmayan bir çalıkuşudur .İlk önce evcilleştirmek ister.Uysallaştırmak ama olmaz.Kamuran hala bir erkektir ve diğer kadınları kendisi bıraksa da kadınlar onu bırakmaz ....





                                                                                             defne ....